Cumhuriyetin 100. yılında Edirne’de bugüne kadar, eşi benzeri görülmemiş bir kutlama yaşandı. Edirne Belediyesi’nin düzenlendiği 100. Yıl Yürüyüşü’nde 40 binler “Cumhuriyet Çok Yaşa” diye haykırdı. 100. Yıl Yürüyüşü’ne katılan Edirnelilere seslenen Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan, “Türk’üz biz, Türk. Eğilmez başımız, bükülmez bileğimiz, sonsuza giden inancımız var. Bizim Mustafa Kemal’imiz var, Ata’mız var, Atatürk’ümüz var. Cumhuriyetin kenti Edirne’den, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün huzurunda O’na ve devrimlerine bağlılığımızı, Cumhuriyeti ilelebet payidar kılacağımızı bir kez daha haykırıyoruz. Çok yaşa Cumhuriyet” dedi.
Edirne Belediyesi tarafından Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluşunun 100. yıl kutlamaları kapsamında 100. Yıl Yürüyüşü düzenlendi. Şükrüpaşa İlkokulu önünde toplanan yaklaşık 40 bin vatandaş, ellerinde Türk bayrakları, meşaleler ve Atatürk posterleri ile Atatürk Bulvarı boyunca Atatürk Anıtı’na kadar yürüdü. Daha sonra Atatürk Anıtı’nda bir araya gelen binlerce kişi hep birlikte Saygı Duruşunda bulunarak, hep bir ağızdan İstiklal Marşı’nı okudu. Kahramanlık marşlarının da söylediği törende Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan, Edirnelilere seslenerek, Cumhuriyetin 100. yılını kutladı.
30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesiyle, ülkenin adeta elbiseleri çıkarılmış, çırılçıplak kalmış bir memleket haline geldiğini belirten Belediye Başkanı Recep Gürkan, “Ardından emperyalistlerin dağıttığı Sevr Anlaşması ile tek tek kolumuzu, bacağımızı, ayağımızı kestiler. Türk’ün yaşaması için bir sadece avuç toprak parçası bıraktılar. O da kaç yıl bizde kalacak belli değil” diye konuştu.
30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesinden sadece iki gün sonra, imparatorluğun hiçbir şehrinden ses çıkmazken, Edirne’de 4 yiğit adamın Havsa’nın Necatiye köyündeki bir samanlıkta toplandığını ve Trakya Paşaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ni kurduklarını belirten Gürkan, “Mondros Mütarekesinden sonra bu topraklarda kurulan ilk direniş örgütü, ilk yakılan çoban ateşiydi. Ardından 5 ay sonra Selanik’te doğan bir çift mavi gözlü dev, sarı saçlı, yakışıklı yiğit adam Samsun’a ayakbastı, 19 Mayıs 1919’da. Samsun’a attığı ilk adım belki onun için küçük bir adımdı ama vatan için, memleket için, Türk milleti için en büyük adımdı, o adım” dedi.
Kongrelerin ardından Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kurulduğunu belirten Gürkan, Mustafa Kemal’in emriyle kurulan iki cemiyet birleştirilerek, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adını aldığını belirtti.
GÜRKAN, “ZAFERLERİ SADECE VE SADECE KAZANANLAR KUTLAR”
Dünya tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir Kurutuluş Savaşı’nın başladığını belirten Gürkan, “26 Ağustos’ta başlayan Büyük Taarruz, 30 Ağustos’ta zaferle taçlandı. Ve onun arkasından 29 Ekim 1923’te Mustafa Kemal Atatürk’ün imzasıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin şekli demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olarak belirlendi. O günden bu yana tam 100 yıldır onun ilkelerinin, devrimlerinin, ışığının, aydınlığının yolundayız. Bugün Cumhuriyetimizin 100. yılı. Dünyada bütün ülkeler, 100. yıllarını büyük bir onurla, büyük bir gururla ve heyecanla kutlarlar. Elbette biz de Edirne’de 40 bin vatandaşımızla, 40 bin Edirneli ile bu kutlamayı yapıyoruz. Ama bu ülkede Cumhuriyetin 100. yılını kutlamaktan kaçınanlar var. Bu ülkede kutlamaların sönük geçmesini isteyenler var. Bu ülkede Cumhuriyetin 100. yılını kutlarken, Atatürk’ün ismini anmak istemeyenler var. Kızmıyoruz, çünkü zaferleri sadece ve sadece kazananlar kutlar. Türk’üz biz, Türk. Eğilmez başımız, bükülmez bileğimiz, sonsuza giden inancımız var. Bizim Mustafa Kemal’imiz var, Ata’mız var, Atatürk’ümüz var. Cumhuriyetin kenti Edirne’den, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün huzurunda O’na ve devrimlerine bağlılığımızı, Cumhuriyeti ilelebet payidar kılacağımızı bir kez daha haykırıyoruz. Çok yaşa Cumhuriyet” dedi.
Bugünü asla unutmayacaklarını belirten Gürkan, “Bir tarafımız inançla, coşkuyla, aşkla Cumhuriyetin 100. yılını kutluyor. Ama aradan aylar da geçse, yıllarda geçse, Cumhuriyetin 100. yılını kutlayamayanları asla unutmayacağız. Bu bizim Ata’mıza sözümüz olsun. Bu ülke çok şeyler gördü, çok sıkıntılar yaşadı, ekonomik krizleri atlatmaya çalıştı. Bakınız dünya tarihinin gördüğü en büyük ekonomik kriz 1929 buhrandır. Yani Atatürk’ümüzün Cumhurbaşkanı olduğu tarihtir. Bir bakın lütfen. O tarihte bütün dünyada yıkıcı bir ekonomik kriz varken, Türkiye’nin ekonomisi nasılmış. Cumhuriyet kurulduğunda 13 milyon yurttaşımız var. Erkeklerin sadece yüzde 7’si, kadınların binde 12’si okuma yazma biliyordu. Cumhuriyet annenle, babanın el ele tutuşup, yan yana demokrasi sandığına oy vermeye gitmesidir. Cumhuriyet, kız çocuklarının erkek-kız ayrımı olmadan ilkokuldan, üniversiteye, yüksek lisansa, doktoraya kadar bu ülkede fırsat eşitliğinden ücretsiz yararlanması demektir. Cumhuriyet, gariban köylü bir ailenin çocuğunun milletvekili, belediye başkanı, başbakan, cumhurbaşkanı olması demektir. Cumhuriyet kimsesizlerin, kimsesidir. Cumhuriyet, Türk Milleti’nin sesidir, gururudur, onurudur” dedi.(Haber Merkezi)